26 Mayıs 2011 Perşembe

engelli ailelerinin çileli yaşamı...

ENGELLİLERİN ÇİLESİ: HEYET RAPORU
“Engelli”, “özürlü”, “sakat”, “malül” vb. sıfatlar, nüanslarla farklı anlamlara gelse de, fiziksel veya beyinsel olarak sağlıklı bir insanın yapabildiği aktiviteleri yapamayan insanlar için kullanırız bu sıfatları.

            “Engelli”, “özürlü”, “sakat”, “malül” vb. sıfatlar, nüanslarla farklı anlamlara gelse de, fiziksel veya beyinsel olarak sağlıklı bir insanın yapabildiği aktiviteleri yapamayan insanlar için kullanırız bu sıfatları. Ama biz daha insancıl ve daha medenice bulduğumuz için “engelli” sıfatını kullanmayı tercih ediyoruz.
            Engelli, kusuru olan değil, engeli olan insandır. Eğitim hayatında, çalışma hayatında, yaşamının tüm devrelerinde zorlukları vardır çünkü engellilerin. Bu zorlukları kolay aşmaları için toplumun tüm bireylerine, tüm kurum ve kuruluşlara görev düşmektedir.


Recep ERDEM, Genel Sekreter

           Her engellinin sorunu ve ihtiyacı farklıdır. Kimisi çalışabilecek durumdadır, sadece işe ihtiyacı vardır. Kimisi, yatalaktır, evinde insanca bakılmalı ve yaşatılmalıdır. Kiminin yaşadığı ortam sağlıksızdır, devlet el atmalıdır. Kimisinin eğitime ve rehabilitasyona ihtiyacı vardır. Kimisi kendi imkânlarıyla hareket edememekte, tekerlekli sandalye veya akülü araçlara ihtiyaç duymaktadır. Hepsinin de maddi destekten ziyade, daha çok manevi desteğe ihtiyaçları vardır. Hasılı engellilerin hepsi çiçektir ama renkleri ve kokuları farklıdır. Onları yük değil, topluma rahmet ve nimet olarak görmek gerekir.
            Egelilerin bireysel sorunlarının yanında bir de genel sorunları vardır. Bu sorunlardan birisi de tekrar tekrar heyet raporu almaktır. Tekrar tekrar rapor almak veya her olay için rapor almaya ihtiyaç duymak engelliler için adeta bir çile ve işkence olmaya devam etmektedir.
            Elbette ağlamayan çocuğa meme vermezler. Her engelli şahıs engeli olduğunu bir belgeyle ispat edecektir. Bir insandan tekrar tekrar kendisini ispat etmesini istemek o şahıs için zulümdür. Kucakta veya sırtta taşınan birçok engellinin engelliliğini ispat etmek için hastane ile adli tıp arasında mekik dokuduğunu bilirim. Devletin kurumları birbirine güvenmiyor ve arada engelli eziliyor. Filler tepişiyor, olan çimenlere oluyor.
            Engellileri ikiye ayırabiliriz: Geçici bir süre için engelliler ve süresiz engelliler. Geçici bir süre engelli olanlar için raporların yenilenmesi bir gerekliliktir. Ancak engelliliği sürekli olan bir insanı ikiye bir hastaneye sevk etmek işkencedir. İş bulmak için, 2022 sayılı kanundan maaş almak için, malulen emeklilik için, vergi muafiyeti için, özürlü kimliği için, özürlü aracı satın alabilmek için, H sınıfı ehliyet için, transfer amaçlı ve vergi muafiyetli araba alabilmek için, akülü sandalye alabilmek için vs. ayı ayrı rapor almak, hem engelliler için bir işkencedir, hem de hastaneleri boş yere meşgul etmektir.
            Bir akıllı insan çıkıp ta bütün raporları tek bir raporda toplayamaz mı? Bir rapor kâğıdı veya kartı üzerine engelinin bütün engel oranları ayrı ayrı işaretlerle kayda geçirilemez mi?
            Engellilere iyilik yapmak isteyen siyasetçiler rapor konusuna el atmalıdır. Engellileri tekrar tekrar rapor alma işkencesinden kurtarmalıdırlar.
            Bir engellinin köyünden veya mahallesinden hastaneye gitmesi veya götürülmesi, ilgili doktorlardan imza alınıp heyete çıkarılması için bir yardımcıya ihtiyacı vardır. Ayıca engelliyi taşımak için araba gerekir. Öyle engelliler var ki kucakta taşınmaktadır. Böyle kucakta taşınan bir engellinin malulen emekli yapılabilmesi için iki defa ta İstanbul'a Adli Tıp'a sevk edildiğini bilirim.
            Politikacılar oturup bu rapor işkencesine çözüm bulmalıdır. Bir engelli aldığı bir heyet raporunu her ihtiyacı için kullanabilmelidir. Alınan heyet raporları çok amaçlı olmalı, raporlarda tüm bilgiler kayıtlı olmalı, gerekirse elektronik kart halinde (dijital) olmalı ve her alanda bu kart geçerli olmalıdır. Çıkarılacak dijital özürlü kimlikleri bu sorunu çözecektir.
            Sağlık Bakanlığımızın “Heyet Raporu” sorununa dijital kartla çözüm bulacağına inanıyoruz.
            ENAD Genel Merkez – Ankara, 26 Mayıs 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder